SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’Z-ZEKAT

<< 691 >>

DEVAM: 3. Zekat Vermemenin Günahı

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا هاشم بن القاسم: حدثنا عبد الرحمن بن عبد الله بن دينار، عن أبيه، عن أبي صالح السمان، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (من آتاه الله مالا، فلم يؤدي زكاته، مثل له يوم القيامة شجاعا أقرع، له زبيبتان، يطوقه يوم القيامة، ثم يأخذ بلهزميه، يعني شدقيه، ثم يقول: أنا مالك، أنا كنزك، ثم تلا: {لا يحسبن الذين يبخلون}. الآية).

 

[-1403-] Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah bir kimseye mal verdiği halde zekatını vermezse, kıyamet günü bu mal o'na, iki gözü üzerinde iki nokta bulunan zehirli erkek bir yılan olarak gösterilir. Yılan onun boynuna dolanır, avurtlarından yakalayarak: 'Ben senin malınım, sen'in biriktirdiklerin benim' der." Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem daha sonra, "Allah'ın kendilerine cömertçe verdiği mal'dan infak etme hususunda cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki bu kendileri için hayırlıdır; tersine, bu onlar için çok kötüdür. Cimrilik gösterdikleri şey kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır [Al-i İmran 180] ayetini okumuştur.

 

Tekrar: 4565, 4659, 6957.

 

 

AÇIKLAMA:     Zekat vermemenin günahı" başlığı ile ilgili olarak Zeyn İbnü'l-Müneyyır şöy­le demiştir: Bu başlık, bir Öncekinden daha özeldir. Çünkü burada zikredilen hadisler, zekat vermemenin büyük bir günah olduğunu ve ahirette de çok büyük bir ceza­sının bulunduğunu ifade etmektedir. Resûlullah (s.a.v.), "Ben senin için hiçbir şey yapamam. Sana tebliğ etmiştim" sözüyle, kendisinin bu konuda. herhangi bir yardımı olmayacağını belirtmektedir.

 

Bu söz, zekat vermeyen kişiye, Resûlullah'tan sallallahu aleyhi ve sellem  bu konuda ümidini kesmesini haber vermektedir. Farzlar, yapıldıkları zaman elde edilecek olan sevap ve terkedildiğİ zaman girilecek günaha göre birbirinden farklılaşır. Yapılmaması halinde cezası çok büyük ise, demek ki bu, normal bir ceza takdir edilenlere göre daha güçlü bir farzdır. Buhari, zekatı, İnkar ederek ya da cimrili­ğinden dolayı vermeyenlerin her ikisini de kapsaması İçin, başlıkta, "günah" kelimesini kullanmıştır.

 

"Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda harcamayanlar yok mu, işte onlara elem verici bir azabı müjdele! (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): İşte bu, kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın! [Tevbe 34-35] ayeti bazı sahabilerin ve diğer alimlerin, sadece kafirlere yönelik oldu­ğu görüşünün aksine; bu ayetin, hem kafirleri hem de müslümanları içine alacak şekilde genel olduğu yönündeki görüşü desteklemektedir. Bir sonraki başlıkta bu konuyu ele alacağız.

 

"Hayvanların daha güçlü bir şekilde olması", kemik, semizlik ve çokluk ba­kımındandır. Çünkü hayvanlar saydığımız özellikler bakımından farklılık arzeder. Zekat vermemenin ne kadar büyük bir günah olduğu anlaşılsın diye hayvanlar o gün, saydığımız özellikleri mükemmel bir şekilde sahiplerinin yanına gelecektir.

 

"Su başında sütünün sağılıp orada bulunan fakirlere verilmesi" ifadesinde, fakirlere daha kolay geldiği ve hayvanlar için en şefkatli metot da bu olduğu için özellikle sütten bahsedilmiştir.

 

Bir hadiste, "Allah (kıyamet günü) zekat vermeyen kimseleri cezalandırmak için hayvanları diriltecektir" buyurulmuştur. Bu yolla, kişiye, amaçladığının tam tersi ile muamele edilmiş olmaktadır. Şöyle ki, zekat vermeyen kimse, o maldan istifade etmeyi amaçlamıştı. Oysa yararlanmayı düşündüğü şey, kendisine en çok zarar veren şey olmuştur.

 

Allah hakkı olan zekat, malın bir kısmında olmasına rağmen, bütün hepsi­nin diriltilrnesindeki hikmet, malın bütünü üzerindeki zekatın ayrıştırılmış bir durumda olmaması ve zekatı verilmemiş olan malın temiz olmamasıdır. Diğer yandan mal üzerinde, zekatın dışında başka haklar da bulunmaktadır.

 

Alimler yukarıdaki görüşe şöyle cevap vermiştir:

 

1. Bu ceza, zekat farz kılınmadan önce Öngörülmüştür. İbn Ömer'in r.a. rivayet ettiği kenz ile ilgili aşağıda zikredeceğimiz hadis de bu görüşü des­tekler. Daha önce belirttiğimiz gibi, zekatın, Ebu Hüreyre r.a. Müslüman olmadan önce farz kılınmış olduğu gayet açıktır.

 

2. Hadiste geçen "hak" ifadesi ile kasdedilen, farz olan zekatın dışındaki haklardır ki, bu hakkı ödemeyen kimseye herhangi bir ceza öngörülmemiştir. İbn Battal şöyle der: "Malda, farz-ı ayn ve diğer haklar olmak üzere iki hak bulunmaktadır. Güzel ahlakın bir parçası sayılan, sütün fakirlere verilmesi, bu haklardan biridir."

 

Tercümede "iki gözü üzerinde iki nokta" şeklinde verdiğimiz (....) ifadesi, avurtlardaki iki nokta anlamına gelir. "Avurtlarının içi görünene kadar konuştu" şeklinde bir kullanım mevcuttur. Bu ifadenin, (tercümede belirttiğimiz gibi) yıla­nın gözleri üzerindeki iki nokta anlamında olduğu da söylenmiştir. Başka bir görüşe göre, bu, yılanın ağzını kuşatan iki noktadır.

 

"Ben senin malınım, biriktirdiğin şeyler benim" ifadesi kullanılarak, zekat vermeyen kişiye, pişmanlığı fayda vermeyeceği için daha çok azap çektirilmek istenmiştir. Diğer yandan bu ifade, zekat vermeyen kişiye hakaret anlamı da taşımaktadır.